Nışasta Bazlı Şeker Gerçeği
NIŞASTA BAZLI ŞEKER GERÇEĞİ
(İNSAN SAĞLIĞI İLE OYNANIYOR)
Nışasta Bazlı Şeker (NBŞ), mısırdan elde edilen şekerdir. Bu şekerin büyük bir oranı vücutta fruktoza dönüşür. Fruktoz insülin direncini tetikleyerek aşırı şişmanlığa yol açabildiği gibi,. kandaki trigliserid değerlerini artırabilmektedir.
İlgililerin tespitlerine ve bildirilerine göre, fruktozun aşırı kullanımı sonucu aşağıda vurgulayacağım olumsuz etkilerini saptayan Avrupa ülkelerinde ciddi kotalar uygulanarak nişasta bazlı şekerin kullanımı yüzde 1’le sınırlandırıldığı halde, ülkemizde bu kullanım oranının yüzde 10 dan ‘e çıkartılması oldukça düşündürücüdür.
Şeker, organizma için önemli bir eleman olup, şeker kamışı,şeker pancarı ve mısırdan elde edilir.
Mısırdan elde edilen nişasta bazlı şeker, büyük oranda fruktoz içermesi nedeni ile tokluk hissini önleyerek obezite ve obezitenin sebep olduğu bir çok kronik hastalığın tetikleyicisi olması açısından özellikle yetişme çağındaki çocuklar ve genç nesiller için tehlike arzetmektedir. ( pankreas kanseri,karaciğer yetmezliği,kalp hastalıkları gibi).
Mısırdan elde edilen nişasta bazlı şeker türü mısır şurubu olarak da biliniyor. Mısır şurubu, mısır nişastasının kimyasal işlemden geçirilmesiyle elde ediliyor. Nişasta parçalanarak glikoza, ardından glikoz fruktoza dönüştürülüyor.
Mısır şurubu, günlük yaşamımızda hiç de küçümsemeyecek oranda tüketilmekte olan, gazoz ve kola gurubu içeceklerin yanı sıra, ketçap, bisküvi, krema, meşrubat, şekerleme, hazır meyve suyu, çikolata, gofret, hazır puding, kek, hazır çorba gibi pek çok gıdanın üretiminde pervasızca kullanılmaktadır. Dikkat edilirse adı geçen bu ürünlerin önemli bir bölümü özellikle çocuklarımız için son derce cazip ürünlerdir.
Nişasta bazlı şekerin, pancardan elde edilen şekere oranla ton başına 250-300 dolar daha ucuz olması, ilgili sektör tarafından kullanımını özendirmektedir.
Sanayi tesislerindeki % 15 kullanım oranının, merdiven altı üretim olarak adlandırılan ve kayıt ve kontrol dışı üretim yapılan mekanlarda bu oranın çok daha üst seviyelerde olacağını bilmek için ulema olmaya gerek yoktur.
Fruktozun çok düşük yüzdelerde kullanılması gerekirken, özellikle son haftalarda çeşitli yazılı ve görsel medyada boy gösteren kişilerin, fruktozu aklamaya çalışmaları son derece tüyler ürperticidir.
Oysa konunun gerçek sahibi olan ve halk sağlığını her şeyin önünde gözetme erdemine sahip olan bilim adamlarımız, fruktozun bazılarının dediği gibi masum bir şeker cinsi olmadığını,insülin direncini tetikleyerek şeker hastalığına yol açtığını dile getirerek halkı uyarmak için çırpınmaktadırlar.
Burada isimlerini açıklamadığım, ancak konuya ilgi duyan tüm duyarlı insanlarımızın bildiği, sayıları 5-6 civarında olan tesislerin toplamda yaklaşık 1.000.000 tona varan kapasiteleri ile yaptıkları üretim tehlikenin hangi boyutlarda olduğunun önemli bir kanıtıdır.
Bu arada Cola üreticilerinin de ton başına 250 – 300 dolar daha ucuz olan Nışasta Bazlı Şekeri tercih ettiklerini vurgulamaya gerek var mı bilmiyorum.
Mısır şurubunun, şeker pancarından elde edilen şekerden daha tatlı olması, yukarıda belirttiğim gibi daha ucuz olması, doğal olarak gıda üreticileri için kârlılık anlamında cazip olmakta ve tercih sebebi olmaktadır. Mısır şurubunun içinde yüzde 90’lara varan fruktoz (meyve şekeri) bulunur. Şeker pancarından elde edilen sakkaroz (çay şekeri) yarı yarıya fruktoz ve glikoz içerir. Sakkaroz: 100 birim, glikoz 74 birim, fruktoz 173 birim tatlılığa sahiptir.
Yıllık şeker tüketimimiz 2 milyon ton kabul edilmektedir.Mevcut şeker fabrikalarımızın tam kapasite ile çalıştırılması halinde yaklaşık 3 milyon ton şeker üretebilecek kapasitede olduğu çeşitli kaynaklar tarafından ifade edilmektedir. Yani programlı bir üretim ile nerede ise 1 milyon ton tüketim fazlası ve ihracata dönük şeker üretebilecek bir potansiyel gücümüz varken, şeker pancarı üretiminin kotalara bağlanarak şeker üretiminin ithal mısıra indirgenmesi( Özellikle ithal edilen mısırlardaki GDO riskide göz önüne alındığında).
halk sağlığını tehlikeye düşürmesinin yanı sıra ekonomik ve sosyal olarak şeker pancarı yetiştiriciliği gibi çok önemli bir isthdam kaynağından ülkemizi mahrum bıraktığınıda çok iyi algılamak gerekir.
Bu kaynak incelendiğinde aile tarımı olan şeker pancarı yetiştiriciliğinde yaklaşık olarak (tüm aile bireyleri ile) 2 milyon insanımızın geçimlerini sağlayacaklarını,ayrıca tam kapasite ile çalışan şeker fabrikalarında da 25- 30 bin işçinin istihdam edileceğini de göz önünde tutmak gerekir.
Ayrıca şeker pancarı hayvan beslenmesinde de ucuz bir yem kaynağıdır.
Şu anda ülke insanlarımız, sağlık yönünden bir yandan GDO bir yandan da NBŞ tehdidi altındadır.
Hem sağlığımız ve hemde ülke ekonomimizi çıkmaza sürükleyen bu politikalara karşı uyanık ve duyarlı olmak zorundayız.
Netice olarak, tüketicileri bilinçlendirerek halk sağlığı üzerinde oynanan oyunlara son vermek gerekmektedir.
İnsanlarımız ne tükettiğini bilmek hakkına sahiptir.Tüketeceğimiz ürünlerin etiketlerindeki göz boyayıcı,tüketiciyi yanıltıcı ifadeleri çok sıkı takip edip, kamu oyunu bu konuda aydınlatmak ve yetkilileri sıkı kontrola mecbur etmek zorundayız.
Zira geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız ve gençlerimizin sağlıklı beslenmelerini çıkar çevrelerinin gönlüne bırakarak sağlıklı nesiller yaratamayız.
H.Yalçın KÖKSAL Uzman Veteriner Hekim Veteriner Hekimler Derneği Genel Sekreteri