A.Ü.Veteriner Fakültesi’nden Antibiyotik Farkındalık Haftası programı
Bu yıl 18 Kasım 2020 tarihinde başlayan “Antibiyotik Farkındalık Haftası” kapsamında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanlığı 110 kişinin katılımı ile bir program gerçekleştirdi. Program ile ilgili Dekanlık’tan yapılan açıklama şöyle:
18 Kasım Antibiyotik Farkındalık Günü kapsamında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi tarafından organize edilen etkinlik Programı başarıyla tamamlanmıştır. Programın Açış konuşmalarında A.Ü.Veteriner Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ender Yarsan, Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Sayın Ali Eroğlu, Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürü Sayın Dr. Harun Seçkin ile Ankara Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr. Necdet Ünüvar konuya ilişkin kapsamlı bilgi vererek görüşlerini paylaşmışlardır. Programın Panel kısmı “Tek Sağlık Kapsamında Akılcı Antibiyotik Kullanımı” başlığı ile gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda olacak şekilde Veteriner Sağlık Ürünleri Daire Başkanı Dr. Mustafa Bebek; EKMUD Derneği Başkanı Prof.Dr. Canan Ağalar, A.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Kaan Orhan ve VİSAD Başkan Yardımcısı Dr. Taner Öncel kurumları adına akılcı antibiyotik kullanımı ve antimikrobiyal direnç konularında sunu yapmışlardır. Yaklaşık iki buçuk saat süren ve 110 kişinin üzerinde bir katılımla gerçekleştirilen programım son kısmı soru cevap şeklinde değerlendirilmiştir.
Bu vesileyle bütün katılımcılara teşekkür ediyor, gerçekleştirilen bu programın antibiyotik farkındalığına ve bu konudaki bilincin arttırılmasına katkı sağlamasını temenni ediyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından alınan karar ile 18 Kasım’ın içinde yer aldığı hafta Uluslararası ölçekte “Antibiyotik Farkındalık Haftası” olarak kutlan maktaydı. Bu sene Mayıs 2020 itibariyle Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından bu kavram genişletilmiş; 18-24 Kasımın her yıl “Antimikrobiyal Farkındalık Haftası” şeklinde kutlanması kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda olacak şekilde bu yılın sloganı da, tüm sektörler için geçerli olan “Antimikrobiyaller: Dikkatli kullanın” şeklinde belirlenmiştir. Diğer taraftan 18 Kasım ise Avrupa’da “Antibiyotik Farkındalık Günü” şeklinde kutlanmaya devam etmektedir.
Kemoterapi kavramı, “Konakçıya zarar vermeksizin veya çok az zarar vererek vücudunda bulunan bakteri, iç ve dış parazit, virüs, protozoa gibi zararlıların gelişmesini durduran veya öldüren maddelerle yapılan bir tedavi yaklaşımıdır”. Çeşitli mikroorganizmaların sentezleyip kültür ortamına salıverdikleri maddelerle diğer hastalık yapıcı etkenlerin gelişmesini engellemeleri veya öldürmeleri ise “Antibiyotik” terimi ile ifade edilir.
Öncelikle hasta hayvanların tedavi edilmeleri gerektiği durumlarda kullanılan antibiyotikler; enfeksiyöz hastalıklarla mücadele ve bulaşıcı hastalıklarda bakteriyel etkenin yayılmasını önleyici nitelikte etki eder.
Antibiyotikler etiyolojik tedavi ajanıdır; dolayısıyla biraz önce de ifade ettiğim gibi enfeksiyonların tedavisinde kullanılmaları gerekir. Bununla birlikte genel anlamda kullanılma yerleri de başlıklar halinde;
∙ Hastalıkların tedavisi
∙ Profilaksi
∙ Hastalıkların yayılmasını önleme
∙ Zoonoz hastalıkların insanlara geçişini önleme
∙ Yüksek kalitede ve güvenilir hayvansal gıda
∙ Gıda kaynaklı hastalıklardan korunma şeklinde söylenebilir.
Kasım 2020 itibariyle Ülkemizde hayvan sağlığı hizmetlerinde kullanılan ruhsatlı ürün sayısı yaklaşık 2030’dur. Bunlarında 940’ı antibakteriyel ilaçtır. İnsan hekimliğinde antibiyotik kullanımı yönüyle OECD verileriyle Türkiye 2015 yılı için ilk sırada yer almaktadır. Antibiyotik direnci konusunda ise Yunanistan’dan sonra 2. sıradadır.
Antimikrobiyal farkındalık haftasının en önemli başlığı kuşkusuz “Direnç” kavramıdır. Patojen mikroorganizma veya suşun, antibiyotik, antifungal, antiviral, antimalaryal ve antelmintik gibi antimikrobiyal ilaçların kullanıldığı doz aralığında, ilaç tarafından etkilenmemesi “Direnç” olarak tanımlanır. Direnç bakteri ve diğer mikroorganizmaların bir özelliği olup, genel anlamıyla onların ilaç tarafından etkilenmemesi demektir ki bu durum da enfeksiyonların tedavisini zorlaştırır ve hastalığın yayılmasını ve ölüm riskini artırır.
Antibiyotiklere dirençli bakteriler bir yandan kendisine önceden etkili ilaçların etkinliğini ve sağaltımın yararlılığını azaltırken, bir yandan da hayvandan hayvana veya hayvandan insana geçen hastalıkların yaygınlaşmasına yol açarlar. Bu yönüyle değerlendirildiğinde konu, halk sağlığı bakımından da çok önemlidir.
Antibiyotiklere dirençli bakterilerden kaynaklanacak şekilde AB ülkelerinde her yıl en az 33 bin ABD’de ise 35 bin insan ölmektedir. Yine bu konuda ileriye dönük yapılan bir çalışmada; İngiltere’de 2014 yılı itibariyle gündeme gelmiş ve 2 yıllık bir çalışma sonunda ekonomi uzmanı bir araştırıcı tarafından hazırlanan Raporda “Eğer önlem alınmazsa antibiyotik dirençli bakterilerden ileri gelen hastalıklardan dolayı 2050 yılında 10 milyon insanın öleceği” ifade edilmiştir. Covid-19 ile ilgili
5
Pandemi süreci ve bu sürecin uluslararası boyutu, toplumda oluşturduğu panik düşünüldüğünde antibiyotik kaynaklı riskin de ileriye dönük ne kadar önemli olabileceği takdir edilecektir. Elbette bu durumun ekonomik bir yönü de söz konusudur. Yapılan çalışmalarda 2050 yılına kadarki süreçte ülkemizde Antimikrobiyal kaynaklı 220 milyar ila 1.4 trilyon dolar arasında bir ekonomik kayıp olacağı da tahmin ediliyor.
Antimikrobiyal direnç ve kullanılan ilaçlar yönüyle Dünya Hayvan Sağlığı tarafından 2020 yılı için yayınlanan Raporda; konu karasal hayvanlar ve akuatik hayvanlar için ayrı başlıklar halinde çok yönlü olarak değerlendirilmiştir.
Antimikrobiyal direncin artmasıyla ilgili ileri sürülen yaklaşımlar ise;
– Antimikrobiyallerin insanlarda, hayvanlarda ve bitkilerde hatalı ve aşırı kullanımı – Hem insanlar hem de hayvanlar için temiz su, sanitasyon ve hijyen eksikliği – Covid-19 pandemisi sırasında antibiyotiklerin kötüye kullanılması.
Antibiyotik direnci ve bu kapsamda yapılacak uygulamalar Dünya Sağlık Örgütü için yüksek önceliğe sahiptir. Mayıs 2015’te Dünya Sağlık Örgütü tarafından antimikrobiyal direnç mücadelesi kapsamında; bulaşıcı hastalıkların güvenli ve etkin ilaçlarla önlenmesi ve tedavi edilmesinin sağlanması amacıyla küresel bir eylem planı onaylandı. “Antimikrobiyal Direnç Küresel Eylem Planı”nın 5 stratejik hedefi vardır:
1. Antimikrobiyal dirence ilişkin farkındalık anlayışı geliştirmek
2. Antimikrobiyal direncin izlenmesini ve araştırılmasını güçlendirmek
3. Enfeksiyon oranını azaltmak
4. Antimikrobiyal ilaçların kullanımını optimize etmek
5. Antimikrobiyal dirence karşı mücadelede sürdürülebilir programlar geliştirmek Hekimliğimiz yönüyle değerlendirildiğinde antibiyotik kullanımı geniş bir çerçevede ele alınmalı ve hayvan ıslahı, refahı, hijyen, besleme ve aşılama sistemlerinden ayrı olarak düşünülmemelidir. Antibiyotik gereksinimini azaltmak için hastalıklar sürekli kontrol edilmeli ve antibiyotik kullanımının yanı sıra bütüncül (holistik) yaklaşımlarda bulunulmalıdır. Hedef; antibiyotiklerin sağaltıcı etkisini yükseltmek ve dirençli mikroorganizmaların oluşumunu en aza indirmek olmalıdır. Antimikrobiyal Direnç konusu, multidisipliner bir yaklaşımla ele alınmalıdır. 14 Kasım 2014 tarihinde Avrupa Veteriner Federasyonu, tıp hekimleri ve diş hekimleri, ortak bir deklarasyon ile antibiyotik direnci konusuna dikkat çekmişlerdir. 2016 yılında Çin’de gerçekleştirilen G20 Liderler Bildirgesine giren sağlık ile ilgili tek konu “Antimikrobiyal Direnç” olmuştur. Aynı şekilde 2017 Hamburg Bildirgesinde de yine aynı başlık ele alınmıştır. Antimikrobiyal Direnci önleme noktasında yapılacak çalışmalar “TEK SAĞLIK YAKLAŞIMI” içerisinde ele alınmalı, yürütülecek çalışmalar bir merkezde toplanarak “KOORDİNASYON” sağlanmalıdır. Sorun, kısa vadeli bir yaklaşımla çözülebilecek nitelikte değildir. Dolayısıyla uzun süreli mücadeleyi hedef alacak bir “KARARLILIKLA” çalışmalar gerçekleştirilmelidir.