Annelere Mektup… İlgi GÖRENER
Banvit Kurumsal Gelişim ve İletişim Direktörü
Eminim bu yazıyı okuyan herkes son günlerde çeşitli gıdalar konusunda çıkarılan haberleri yakından takip ediyordur.
Bu teorim doğruysa, o zaman çoğunuz şu anda çocuğunuza verebileceğiniz sağlıklı gıdaları nereden bulacağınızı düşünmekten yorgun düşmüş olmalısınız. Çıkan haberler yenir yutulur değil,hepimiz zehirle besleniyoruz.Yumurta,tavuk,süt gibi tüm temel besin kaynaklarımız bizi kanser yapmak için üretiliyorlar.
Sebzeler,meyveler zaten hormonlu,onları da yemeyin.Peki ya un?Unun sağlıklı olduğunu mu düşünüyorsunuz?Hiç de değil,çünkü buğdaylara da böcekler gelmesin diye insanları kanser yapabilecek ilaçlar sıkılıyor.Balık? O zaten ağır metallere bulandığı için unutun gitsin.Ağır metallere bulanmamış çiftlik balıkları var ama onlarda yemle besleniyor.Kemsilir o yemin içine neler karıştırıyorlardır.
Hadi bakalım ne yiyeceğiz şimdi?Nereden bulacağız sağlıklı yiyeceklerimizi?
Köy ortamını şehre taşıyayamayacağımıza göre biz gidip köyde yaşasak?
Tarım ve hayvancılıkla uğraşsak,sonra da birbirimizle yetiştirdiğimiz tahıl,sebze,meyve,et,süt,tavuk,yumurta artık ne bulursak değiş tokuş etsek ve sağlıklı beslenip çok uzun yaşasak…..
Sahi eskiden yaşam çok uzun muydu? Yoksa ortalama ömürler son zamanlarda daha mı uzamaya başladı?Eskiden kanser vakaları çok mu azdı?Yoksa şimdilerde tıp çok ilerledi de hastalık teşhisleri mi kolaylaştı?Ne hastalık olduğu anlaşılmadan dünyadan ayrılan büyüklerimizin de kanser olmadığını kim iddia edebilir?
İnternet çok iyi bir araştırma ortamı ama çoğumuz vaktimizi internette şehir efsanelerini takip edip birbirimize yayarak harcıyoruz.Bu efsaneler o kadar komik ki,tavuğu günde 3 kez yumurtlatan bile var.Bunlara inananlarsa bizim eğitim sistemimizin en önemli çıktısı.Neden? Çünkü bize öğrenmek değil ezberlemek öğretildi.Sormak,tartışmak değil,verilen bilgili olduğu gibi kabul etmek öğretildi.Eh bu alt yapıya bir de felaket haberlerine olan merakımızı eklersek şehir efsanelerine kafaların karışması kaçınılmaz sonuç oluyor.
Ben şanslıyım,en azından et,tavuk,yumurta konusundaki efsanelerin ne kadar gerçek dışı olduğunu biliyorum ve çocuklarım proteinden mahrum kalmıyor.Mevsimine göre sebze seçiyorum ama hiç organik olanından almıyorum.Olabilecek hastalıklardan korkarak yaşayıp onları çağırmaktansa,ben çağırmadan gelen beta v.s. gibi hastalıklarla uğraşmaya devam ediyorum.Ama bu hastalıklardan yediklerimizi kesinlikle sorumlu tutmuyorum.
Sevgili anneler,lütfen aklınıza takılanları birbirinize değil,gerçek gerçek uzmanına sorun ve yanlışı,doğruyu bilimsel kaynaklardan öğrenip rahat edin.Çocuklarınız güzel büyüsün diye..
Sağlık ve sevgiyle kalın…
insaf!
Kimse yoğurdum kara demez.
Sayın yorumcular,ülkemizdeki tüm yiyecekler karalanıyor.Fakat 74 milyonu beslemek için alternatif gösterilmiyor.Ne yiyecek bu insanlar?Lütfen bunu izah edin.
bu yazıda ne anlatılmak isteniyor, biri lafı evirip cevirmeden bize yazsa da rahat etsek…
Kaynak Banvitin k.i.direktörü de olunca bir firmayı uzman kabul edip hayvancılık ve tarımcılığın sadece bu ülkede değil dünyada geldiği noktayı olumlayacak mıyız?
Anneler siz iyisi mi düşünmeye devam edin. Daime genel geçer olmayan ama kenarda köşede doğruyu arayan birileri vardır elbet. Düşünmekten zarar gelmez kimseye…
Evet,kimse yoğurdum kara demez.Kimyasal gübre kullanımının,sebze ve meyvelerin hızlı büyümesi ,bol ürün alma, tavukçulukta da aynı sebeple hayvanlara verilen hormonlu yemler ,bunlar gerçek kimseyi kandıramazsınız.Ancak medyayı takip edemeyen veya cahil insanlar henüz uyanamadılar.Çok para kazanma hırsı vicdanları öldürüyor.Sadece tavuk değil,her türlü fabrikasyon paketlenmiş ürün kesinlikle saf değil .Yurt dışından gelen GDO lu tohumlara ne demeli.
Çeşitli ürünlerin sağlık için zararları raporlarıyla, laboratuar sonuçlarılyla ispatlanmış daha nesine inanmayalım.Eğer bize tersini ispat etmek istiyorsanız tavuk çiftliklerinin kapılarını açın halk gelip görsün. Bir tavuğa 30cm kare bir alan düşen çiftlik ise baştan kaybettiniz demektir.