Hayat Dersi…!
HAYAT DERSİ
Sevgili dostlar, bu gün yıllar önce okuduğum ancak güncel koşuşturmalar içinde aklımdan çıkmış olan bir hikaye’yi, günlük bir gazete ekinde okuyunca son derece duygulandım.
Aynı zamanda, çoğu kez çevremizde olan bitenlere nasıl da gözümüzü kapattığımızı ve dünyanın biz merkezli olduğu hissine kapılarak hayatı öylece yaşadığımızı hissettim.
İzniniz olursa, bu kısa hikayeyi sizlerle de paylaşmak isterim.Kim bilir belki okuyanlardan bazıları da hiç değilse kısa bir süre hayata bu gözle bakabilir.
Genç ve zengin bir adam, o gün yöneticisi olduğu iş yerine yeni aldığı son model arabası ile gitmeye karar verir. Yol kenarına park etmiş araçların yanından son derece dikkatle geçer, ola ki araçların arasından bir çocuk fırlayabilir düşüncesindedir. Bir süre ilerlerken birden park etmiş iki araç arasından bir taş atılır ve yeni arabasının arka kapısına çarpar.Derhal durur ve geri geri giderek taşın atıldığı yere ulaşıp taş atan kimseye bakınır. Büyük bir hışımla arabasından inen genç adam taş atan çocuğu gördüğü gibi yakasından tutup park etmiş bir başka aracın kaportasına yapıştırarak bağırmaya ve çocuğu hırpalamaya başlar.
Çocuk hıçkırıklar içinde “ Çok üzgünüm ama dikkat çekmek için başka çarem kalmamıştı.Çünkü işaret etmeme rağmen yanımdan geçen hiçbir araç durmadı.” der ve park etmiş bir aracın arkasını işaret ederek “ Ağabeyim orada yerde yatıyor.Yokuştan aşağı yuvarlandı, tekerlekli sandalyesinden düştü. Lütfen onu kaldırıp sandalyesine oturmasına yardım edebilirmisiniz? Sanırım O yaralandı ve çok ağır olduğu için ben Onu tek başıma kaldıramıyorum “ der.
Biraz önce son derece öfkeli olan genç adam, boğazındaki düğümden kurtulmaya çalışarak yutkunur ve yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtup cebinden çıkarttığı mendili ile yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalışır.
Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanan genç adam, ağabeyinin tekerlekli sandalyesini iterek götüren çocuğun arkasından bakakalır.
Son model arabasının yanına gelişi uzun sürer, sanki o kısacık yol uzamış uzamıştır. Aracının yanına geldiğinde sağ arka kapıya çarpan taşın izini eli ile okşar ve o izi hiçbir zaman tamir ettirmez.
Sanki o küçücük iz Ona şunları fısıldamıştır.
“HİÇ BİR ZAMAN, YAŞAMIN İÇİNDEN, SENİ DURDURMAK VE DİKKATİNİ ÇEKMEK İÇİN BİRİLERİNİ TAŞ ATMAYA MECBUR BIRAKACAK KADAR HIZLI GEÇME”
Hoşça kalın
H.Yalçın KÖKSAL
Uzman Veteriner Hekim
Veteriner Hekimler Derneği
Genel Sekreteri