Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: “Vatandaş 2025’te %40’lık bir enflasyon ile karşılaşacak”
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Türkiye’nin 2025 yılı enflasyon beklentileriyle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yayımladığı yeni enflasyon raporuna göre 2024 ve 2025 yılına yönelik beklentilerin sırasıyla %44 ve %21 olarak revize edilmesi, önceki rapora göre 6 ve 7 puanlık büyük bir sapma yaratmış durumda. Prof. Dr. Kozanoğlu, bu değişikliğin ardından, 2025 için tahmin edilen enflasyon aralığının %16-26 arasında genişletildiğini, en yüksek seviyenin %26 olduğunu öngörerek: “2025 tahmin aralığı %16-26 olarak genişletildiğine göre bunun %26 olacağını tahmin edebiliriz. Bu da 2025 yılı için %40 civarında bir ortalama enflasyona denk gelir ki yurttaşın yüz yüze kalacağı enflasyon aslında budur.” dedi.
Enflasyon, Yükselen Fiyatlar ve İşsizlik Riski
Kozanoğlu, enflasyonun sadece mevcut fiyat artışlarıyla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda yüksek faizlerin üretim maliyetlerini de artırarak enflasyonu daha da tetikleyebileceğini belirtti. Bununla birlikte sıkı para politikasının 2025’te durgunluğa yol açarak, yüksek işsizlik riskini artırabileceği uyarısında bulunan Kozanoğlu : ”Mesela yurt dışından Türkiye’ye ciddi bir para girişi var. Rezervlerde bir toparlanma oldu. Bu enflasyon sepetini oluşturan belli kalemleri daha çok etkiliyor. Neden? Çünkü döviz kurları özellikle girdiler sayesinde rekabet edilebilecek seviyede. İthalatla iç piyasayı terbiye etme olanakları nedeniyle mal üretimini daha kolay etkiliyor. Dikkat edilirse mal enflasyonunda belirgin bir düşüş var ama hizmetler enflasyonunda aynı düşüşü göremiyoruz.” dedi.
Döviz Akışı Enflasyonu Düşürse de ‘Satıcı Enflasyonu’ Sorunu Devam Ediyor
Kozanoğlu, Merkez Bankası’nın son raporunda yer alan “enflasyonun düşüş eğiliminde olduğu” değerlendirmesinin henüz somut bir göstergeye dönüşmediğine dikkat çekti. Yurt dışından Türkiye’ye gelen fonların, Türk Lirası’nın değer kazanmasına yol açarak ithalatla iç piyasayı dengeleme şansı sunduğunu belirtti. Ancak, hizmet sektörü gibi alanlarda fiyat artışlarının devam ettiğini ve “satıcı enflasyonu” olarak tanımlanan, üreticilerin kâr hırsının enflasyonu daha da yükselttiğini ifade etti. Prof. Kozanoğlu şöyle devam etti: “Şirketlerin, firmaların, marketlerin uygun ortamda fiyatlarını daha fazla arttırdığını, bu “satıcı enflasyonunun” kolay kolay alt edilemeyeceğini aktardı. “Ne yazık ki şu anda ekonomiyi yönetenler bunu kabul etmek istemiyorlar.”
Yoksul Vatandaşlar Gıda, Barınma ve Ulaşım Masraflarına Sıkıştı
Prof. Dr. Kozanoğlu, düşük gelirli vatandaşların gıda, barınma ve ulaşım gibi temel harcama kalemlerinde büyük sıkıntı yaşadığını vurguladı. Ekim ayında taze meyve ve sebze fiyatlarının %19.2 oranında arttığını belirten Kozanoğlu, bu durumun, alt gelir gruplarındaki bireylerin temel gıda maddelerine ulaşımını zorlaştırdığını ifade etti. Ayrıca, son bir yıl içinde kiraların %117 oranında artış gösterdiğini belirterek, barınma maliyetlerinin alt gelir gruplarının bütçelerini derinden etkilediğine dikkat çekti.
Ekonomik Beklentiler: Enflasyon ve Borçlanma Sorunları
Prof. Dr. Kozanoğlu, toplumun genel ekonomik beklentilerinin, enflasyonun seyrini doğrudan etkileyebileceğini söyledi. Enflasyon beklentileri yüksek olduğunda, vatandaşların hızla mal ve hizmet almaya yönelmesi, talep artışını tetikleyerek fiyatları daha da yükseltiyor. Ayrıca, borçlanma eğilimlerinin arttığını belirten Kozanoğlu, özellikle düşük gelirli grupta kredi kartı ve ihtiyaç kredisi borçlarının hızla birikmeye başladığını kaydetti. Kredi kartı borçlarının artmasının, önümüzdeki dönemde ciddi bir ödeme krizine yol açabileceğini, bu durumun ise toplumsal sorunlara neden olabileceğini ifade etti. Prof. Kozanoğlu: “Ayın beşinde alışveriş ediyorum, bir sonraki ayın üçünde ödüyorum. Bu arada bu enflasyon ortamında bu avantajdan yararlanmış oluyorum. Ama dar gelirliler bunu borçlanma aracı olarak kullanıyorlar. Faizleri de yükselince bunu ödemekte çok güçlük çekecekler.” görüşünü dile getirdi. Şu anda bireysel kredi kartlarının toplam bakiyesi ve en son rakamların 1628 milyar TL’yi geçtiğini belirten Kozanoğlu, “Bir yıl önce yıllık artış hızı %160’dı. Şimdi artış hızı söylediğim nedenle daraldı. %2,7-2,8 olan tahsil edilemeyen alacakların önümüzdeki aylarda çok belirli bir şekilde yükseleceğini düşünüyorum.” açıklamasında bulundu.
Vergi Gelirlerinin Artışı ve Toplumsal Adaletsizlik
Son olarak, 2024 bütçesinde yer alan %17.5 enflasyon hedefinin gerçekçi olmadığını belirten Kozanoğlu, vergi gelirlerinin artışının, özellikle KDV ve ÖTV gibi günlük harcamalarla bağlantılı vergiler nedeniyle, gelir dağılımındaki adaletsizliği daha da derinleştireceğine dikkat çekti. Düşük gelirli vatandaşların, günlük alışverişlerinde aynı vergileri öderken, zenginlerin bu yükten daha az etkilendiğini vurgulayan Kozanoğlu, bu tür vergi artışlarının toplumsal eşitsizliği daha da büyütebileceğini belirtti.
Sonuç olarak, 2024 ve 2025 yıllarına dair enflasyon beklentilerinin yükselmesi, ekonomik sıkıntıların daha da derinleşeceğine ve düşük gelirli vatandaşların yaşam standartlarının olumsuz etkilenmesine yol açacağına işaret ediyor. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, bu süreçte atılacak adımların, yalnızca enflasyonu düşürmekle kalmayıp, aynı zamanda toplumsal adaletsizlikleri de göz önünde bulundurması gerektiğini vurguladı.
“Vergi gelirlerinin %45 artması bekleniyor. Sıkı para politikası uygulanan, talebin yavaşlaması beklenen bir dönemde bu öngörü gerçekçi görünmüyor.” diyen Kozanoğlu son olarak, “Türkiye’de bunun gelir dağılımını bozma etkisi var. Çünkü KDV, ÖTV gibi vergiler bizim gündelik alışverişlerimize, gündelik hayatımıza ödediğimiz vergiler. Yani bir asgari ücretlinin ödediğiyle zengin bir insanın yoğurt alırken, süt alırken, deterjan alırken, alırken ödediği vergiler değişmiyor. Onun için bunlar vergi sistemi içerisindeki ağırlığı ne kadar fazla olursa gelir dağılımını o kadar bozuyor.” açıklamasında bulundu.