Soma Faciasının 2.Yıldönümü
“SOMA FACİASININ 2. YIL DÖNÜMÜ”
Veteriner Dr. YALÇIN KÖKSAL
Veteriner Hekimler Derneği Genel Sekreteri
2010 yılında yaşadığımız Zonguldak Karadon Maden İşletmeleri ve 2014 yılında yaşadığımız Soma felaketleri ardından kaleme aldığım yazılarımı yineliyorum.
Aradan geçen süreçte olumlu bir şeyler odlu mu yoksa İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı açısından önlemler alındı mı,maden şehitlerimizin geride kalanlarının mağduriyetleri giderildi mi,yoksa eski tas eski hamam mı değerlendirmeyi siz sayın okurlarıma bırakıyorum.
Bu vesile ile bir kez daha maden şehitlerimize rahmet diliyorum.
Değerli okurlarım bundan tam 4 yıl önce 17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak Karadon Maden İşletmelerinde meydana gelen Gruzi Patlaması nedeni ile 30 maden işçimizi yitirmiştik.
O tarihte bu kayıpları kadere bağlayan ve iş kazası olarak nitelendiren ilgili ve yetkilileri uyarmak amacı ile kaleme aldığım ve yine bu dergimizde yayınlanan yazılı feryadımı sizlerle bir kez daha paylaşmak amacı ile aşağıda sunuyorum.
Meydana gelen faciaları yeterince değerlendirmeden,gerekli tedbirleri almadan,taşeronlaşmaya dur demeden süregelen umursamazlık,bu kez de 307 can kaybı ile SOMA FELAKETİNDE karşımıza çıktı.
Şu anda faaliyetini sürdüren maden ocaklarının durumu nedir ? İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı ile ilgili olarak ne gibi tedbirler alınmaktadır.
Sorunların çözümünde gereken titizlikler gösterilmediği takdirde,korkarım ki daha çok canlarımızı yitirecek ve kaderdir deyip geçeceğiz.
Yorum ve değerlendirmeyi sizlere bırakıyorum.
Kaderin oyunu mu?
Tüm Türkiye iki gün sonra kutlanacak 19 Mayıs ATATÜRK’Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI’nı kutlamaya hazırlanırken 17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak Karadon Madenlerinde meydana gelen grizu patlaması ve göçük altında kalan 30 işçimizin acısı ile karşılaştı.
Esasen bu ne ilk , ne de son yaşanan ve yaşanacak acımızdı. Çünkü başta yetkililer olmak üzere bizler olayın ardından üzüntülerimizi dile getirip, kaybedilen canların aileleri bu acıyı sonsuza kadar yaşarken, günlük olaylara kapılıp her şey gibi bu kaza ve ölümleri de bir sonraki kazaya kadar unutup gideriz.Avrupa kıtasında yer alan ülkelerdeki maden kazalarında ki ölüm oranlarının ülkemizde niçin 4 e – 5 e katlandığı üzerinde hiç durmayız.Hatta bırakın üzerinde düşünüp gerekli önleyici tedbirleri almakla yükümlü idari kademedeki kişiler, sayın Başbakanımızın olay yerinde söylediği gibi bunun bir kader olduğunu,hatta ve hatta bu işe talip olan kişilerin baştan itibaren bu işin sonundaki ölüm olgusunu peşinen kabul eden kişiler olduğunu rahatlıkla vurgulayabilmektedirler. Oysa 04-10 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen “İş Sağlığı ve Güvenliği” haftasında,Uluslararası Çalışma Örgütünün verilerine dayandırılarak belirtildiği gibi Türkiye iş kazalarında yaşamını yitiren maden işçisi sayısı itibarı ile dünya birincisi olduğu gerçeği ortadadır.1955 – 2010 tarihleri arasında maden kazalarında toplamda 2687 vatandaşımız yitirilmiş ve 326.321 vatandaşımız ise yaralanmıştır.2002 – 2010 tarihleri arasında ise bu güne değin 610 vatandaşımızı kaybetmiş bulunuyoruz.2004 tarihinden itibaren bu hizmetlerin taşeronlaştırılmasını dikkate aldığımızda ise ölüm oranlarındaki hızlı artışı daha sağlıklı değerlendirebiliriz.Yıllardır ilgili meslek örgütlerinin yanı sıra , sivil toplum örgütleri ve işçi sendikalarının uyarıları dikkate alınmaz ise, sayısı ülke genelinde yaklaşık 10.000 olan maden işletmelerinin gerektiği gibi denetimlerinin yapılması konusunda acil önlemler alınmaz ise bizler bu acıları daha çok yaşar ve neticeyi kadere bağlarız.Bir makalede söz edildiği gibi bir maden işletmesine ancak 5 yılda bir denetleme sırası geliyor ise ve bu denetlemelerin yerinde mi yoksa masa başında yazılan raporlarla mı gerçekleştiği soruları hala zihinlerde ise…….Pendik Tuzla Tersanelerinde , yaşanan iş kazalarının bireysel hatalara bağlanmasından vazgeçilmez ise…….Gıda işletmelerinin layıkı ile denetlenememesi ve bu yüzden insanlarımızın sağlıklı beslenme hakları hiçe sayılmaya devam ediliyor ise ……….Bu yüz yılda,gelişmiş ülkeler dünya işlerini bitirip uzaya göz dikmişken……4857 sayılı iş yasası gereği olarak işverenleri korumak amacı ile “50 kişiden az işçi çalışan işletmelerde iş güvenliği uzmanı bulundurmak zorunluluğu” uygulanmaz ise Sayın Başbakana katılmamak elde değil. Bu yaşananlar gerçekten kaderin tecellisidir.Bu kader öyle bir şey ki bizlerin kendi elimizle yazdığımız bir kaderdir.