Televizyon izleyicisi %26 azaldı
Televizyonun 100 yıllık saltanatı hızla dijital deneyimlere teslim oluyor. Araştırmalar, 2023’e kıyasla hem ücretli hem de ücretsiz yayınları izleyen TV seyircisinin %26 oranında azaldığını, buna karşılık online platform kullanıcılarının %57 oranında arttığını ortaya koydu. Dünya Televizyon Günü’nde Online PR Servisi B2Press, medya dünyasındaki bu büyük değişimi masaya yatırdı.
Dijitalleşme Televizyonun 100 Yıllık Hâkimiyetini Sarsıyor
21 Kasım Dünya Televizyon Günü’nde açıklanan veriler, televizyonun küresel izlenme oranlarındaki düşüşle yayıncılık dünyasında alarm zillerini çaldırıyor. Televizyon izleme alışkanlıkları, dijitalleşmenin etkisiyle radikal bir dönüşümden geçiyor. Akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar, salonların baş köşesindeki televizyonların tahtını sallarken, dijital yayın platformları kullanıcı alışkanlıklarını yeniden şekillendiriyor. Araştırmalar, televizyonun giderek daha az tercih edildiğini ve kullanıcıların üçte birinin televizyonu online platformlara bağlanmak için kullandığını gösterdi.
Bu küresel trend, Türkiye’de de kendini gösteriyor. Ülkemizde kablolu yayın aboneliklerinin yıl içinde azalarak 1,46 milyona gerilediği belirtiliyor. Türkiye’deki günlük TV izleme süresi 3,5 saat civarındayken, bu süre ABD’de yaklaşık 5 saat olarak ölçülüyor. Online PR Servisi B2Press’in Kurucu Ortağı Ediz Tokabaş, “Bu dönüşüm, yalnızca medya sektörünü değil, pazarlama ve reklam dünyasını da köklü bir şekilde etkiliyor. Uzun süredir konuştuğumuz bu dijital geçiş, şimdi çok daha keskin bir kırılma noktasına yaklaşıyor” diyerek bu değişimin önemine dikkat çekti.
“Dijital Medya Parmaklarımızın Ucundaki Bir Galaksiye Dönüştü”
Dünya genelinde 5,2 milyar televizyon izleyicisi bulunmasına rağmen, bu büyük kitlenin TV kullanma alışkanlıklarının yavaş yavaş değiştiğini ifade eden Tokabaş, dijital dönüşümün sadece tüketici davranışlarını değil, geleneksel iletişim kanallarını da etkilediğini belirterek:
“Son yıllarda süratle yaygınlaşan dijital dönüşüm, tüketici davranışlarını kökten değiştirirken, geleneksel iletişim yöntemlerinin dönüşmesine neden oldu. Televizyon izleme ve abonelik oranları düşerken, online platformlar yükselişe geçti. Tüm ürün, hizmet ve görsel tüketim malzemeleri parmaklarımızın ucunda dönen bir galaksiye evrildi. Bu durum tüketicilerin gündemlerinin her an farklı merceklere kaymasına yol açarken, iş dünyasının da daha kişiselleştirilmiş, etkileşimli ve ölçülebilir pazarlama kampanyaları yapmasına kapı araladı. Görünen o ki bu değişim, daha çevik, yaratıcı ve bağ kurmayı bekleyen dijital okuryazar topluluklarının oluşmasını da sağladı. Markaların böylesi büyük kitlelerle doğrudan iletişime geçebilmesi için ise bizim gibi iş ve medya dünyası arasında köprü görevi gören online PR servislerine önemli görevler düşüyor.” dedi.
“İzleyici internet içeriğini daha eğlenceli buluyor”
B2Press tarafından incelenen araştırmalar, sosyal medyada karşılaşılan içeriklerin, geleneksel TV kampanyalarından daha eğlenceli ve dikkat çekici bulunduğunu ortaya koyuyor. Bu değişim, yalnızca markalar için değil, medya kuruluşları için de tüketici eğilimlerine uyum sağlamayı gerektiriyor. Tokabaş, “Dijital ekosistemlerin hakim olduğu bir dünyada markaların değer zincirleriyle ayrışması gerekiyor. Dijitaldeki ölçülebilir ve gözle görülen büyüme hikayesi, bir dönüşümün de kanıtı niteliğini taşıyor. Tüketiciler dünyayla bağlantı kurmak için online platformlara yaptıkları harcamaları artırırken, markalar da bir o kadar reklam bütçesi ayırıyor. Öyle ki önümüzdeki 5 yıl içinde reklamcılık sektörünün eğlence ve medya endüstrilerinin yarısından fazlasını oluşturması bekleniyor.” açıklamasını yaptı.
Tokabaş sözlerini şöyle noktadı:
“Online PR, markaların hedef kitleleriyle bağ kurmasında ve bu bağı sürdürülebilir bir hale getirmesinde önemli bir araç haline geldi. Geleneksel yöntemleri dijital yaklaşımlarla harmanlayarak, markaların güçlü bir kimlik oluşturmasını ve kitleleriyle etkili bir şekilde iletişim kurmasını sağlıyoruz. B2Press olarak, markaları dijital dünyanın gereksinimlerine uygun bir şekilde hazırlayarak bu dönüşüm sürecine katkıda bulunuyoruz.”
