Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi 4: Amerika’dan gelen damızlık civcivler


Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi yazı dizisi

Prof. Dr. Erol ŞENGÖR
Veteriner Tavukçuluk Derneği Yönetim Kurulu Eski Başkanı

Amerika’dan gelen damızlık civcivler

1952 yılında Türkiye’deki kanatlı endüstrisinin geliştirilmesi için bir program başlatılmıştır. Bu programın  amaçlarından birisi köylerde bulunan çiftçilerin ve köylülerin kanatlı sürülerinin ıslah edilmesidir. O  günlerde Türkiye’de bulunan 22 milyon tavuğun tamamı melez-kırma hayvanlardan meydana gelmekteydi. Bu hayvanlar köylülerin elinde küçük sayılarda bulunmakta olan, ufak vücutlu, yumurta verimleri düşük ve et olarak pazarlanabilme kaliteleri de düşük olan hayvanlardı. O günlerde Türkiye’de özel damızlık şirketleri de mevcut değildi. Sadece birkaç devlet çiftliği mevcuttu. Bu çiftliklerin bazılarında az sayıda Leghorn ve Rhode Island Red ırkı saf hat tavuklardan mevcuttu. Bu programın yürütülebilmesi ve ıslah işlerinin başlayabilmesi için büyük bir problem söz konusuydu. Tüm devlet çiftliklerine damızlık olarak verilebilecek sayıda saf hayvanın mevcut olmaması en büyük problemdi.

Bu sorun 1953 yılının sonbaharında ortaya çıktığı zaman damızlık temini sorununun Amerika Birleşik  Devletlerinde o sıralarda Dünya Kiliseler Birliği’nin Heifer Projesi aracılığıyla günlük civcivlerin hediye  olarak temin edilebileceği ihtimaliyle çözümlenebileceği anlaşıldı.

Editörün notu: Heifer Projesi İndianalı bir çiftçi olan Dan West tarafından 1944 yılında Amerika’da başlatılan, damızlıkların ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasını amaçlayan ve kâr amacı gütmeyen bir yardım hareketidir. Bu yardımı alıp başarılı olan kişiler ve çiftlikler daha sonra yine ihtiyacı olan başka kişilere damızlık ve eğitim yardımı etmekte, karşılıklı dayanışma içine girmektedirler. Günümüzde Heifer International olarak faaliyetelerini çok daha geniş bir şekilde sürdürmektedir.

Heifer projesi hakkında Amerikalı Tavukçuluk Uzmanı O. C. Ufford tarafından 1956 yılında verilen rapora  göre Dünya Kiliseler Birliği saha sorumlusu June Stoll ile 30.000 adet günlük civciv ve 3.000 adet hindi palazı ile bunların ilk beslenmelerinde kullanılmak üzere gerekli miktarda yem verilmesi konusunda görüşmeler yapıldı. O günlerde Türkiye’de kanatlı hayvan beslemesi için uygun olan yem de bulunmuyordu. ABD ile  yapılan görüşmelerle Heifer Project isimli ortak bir proje geliştirildi. Görüşmeler sonucunda Virginia  Harrisonburg’dan Mr. Chas Wampler Jr., ile Mr. Jw. Spencer 8 Mayıs 1954 yılında İstanbul’a geldiler. 

Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: Amerikalı Sayın Bay Wampler ve Spencer'in Heifer Projesi civcivleriyle birlikte 8.Mayıs.1954 tarihinde İstanbul'a teşrifleri ve istikbal edilişleri.
Foto altyazı: Amerikalı Sayın Bay Wampler ve Spencer’in Heifer Projesi civcivleriyle birlikte 8.Mayıs.1954 tarihinde İstanbul’a teşrifleri ve istikbal edilişleri.

Mr. Wampler’den öğrenildiğine göre Virginia’daki 33 kuluçkacının her biri bu proje için 1.800 kuluçkalık  yumurta bağışlamış. Sonuç olarak civcivler uzun bir uçuştan sonra iyi şartlarda İstanbul’a varmışlardır. Yol  stresinden dolayı olan kayıplar onbinde 25’den daha az olmuştur.

Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: Bay Wampler Virginia Valisinden getirdiği mektubunu İstanbul Valisine takdim ediyor. 10.Mayıs.1954
Foto altyazı: Bay Wampler Virginia Valisinden getirdiği mektubunu İstanbul Valisine takdim ediyor. 10.Mayıs.1954

Uçaktan indirilen civcivler Tarım Bakanlığının veterinerleri tarafından muayene edilmiş ve sağlıklı oldukları tespiti yapılmış.

Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: İstanbul Veteriner Müdürü ve Asistanı tarafından civcivlerin muayenesi
Foto altyazı: İstanbul Veteriner Müdürü ve Asistanı tarafından civcivlerin muayenesi

Civcivler ertesi günü sabah erkenden önceden tespit edilmiş olan devlet çiftliklerine gönderilmişler. Bu kapsamda 10.000 civciv ve 500 hindi palazı Karacabey Harası tavukçuluk dairesine, 10.000 civciv ve 1.500 hindi palazı on ayrı devlet çiftliğine, diğer 10.000 civciv ve 1.000 hindi palazı da Devlet Üretme çiftliklerine yerleştirilmişler.

Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: Civcivler devlet çiftliklerine sevk edilmek üzere yüklenirken.
Foto altyazı: 9.Mayıs.1954 Civcivler devlet çiftliklerine sevk edilmek üzere yüklenirken.

İlk yıl sonuçları olarak 1954 yılında devlet çiftliklerinde hayvanlara en iyi yetiştirmenin uygulandığı tespit edilmiş olmakla birlikte farklı düzeylerde başarılar ve başarısızlıklar da meydana gelmiş. Deneyimli bakıcıların bulunduğu yerlerdeki başarı daha yüksek olmuş, diğer çiftliklerde ise büyük kayıplar meydana gelmiş.

Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: Karacabey harasına verilen bir kısım civcivler hara müdürü tarafından tetkik ediliyor.
Foto altyazı: Karacabey harasına verilen bir kısım civcivler hara müdürü tarafından tetkik ediliyor.

Bütün çiftliklerde yeterli beslemenin uygulanamıyor olması ana problemi oluşturmuş. Zaten bu problem işin başında tahmin edilmiş olduğundan civcivlerle birlikte başlangıç yemlerinin de Amerika’dan gönderilmesi istenmiş, fakat istenen yemin civcivlerle birlikte gönderilememiş olması problemlerin ortaya çıkmasına neden olmuş. Hayvansal ve bitkisel kökenli protein yem maddeleri o zamanlarda Türkiye’de mevcut değilmiş.

Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: Sayın Bay O.C. Ufford civciv projesi hakkındaki programı anlatırken. 10.Mayıs.1954
Foto altyazı: Sayın Bay O.C. Ufford civciv projesi hakkındaki programı anlatırken. 10.Mayıs.1954
Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: İstanbul Tavukçuluk Cemiyeti üyeleri Heifer projesi civcivlerinin memlekete ithal edilmesi sevinci içerisinde.
Foto altyazı: İstanbul Tavukçuluk Cemiyeti üyeleri Heifer projesi civcivlerinin memlekete ithal edilmesi sevinci içerisinde.

Çiftliklerin çoğu hayvanların beslenmesinde protein maddelerinin verilebilmesi için ellerinden gelenin en iyisini yapmışlar ve taze kan, pişirilmiş sığır işkembesi ve biraz da süt vermişler.

Sürülerin büyük bir kısmı sadece tahıllarla yaşamlarını idame ettirmişler. Kanibalizm çok yaygın olarak görülüyormuş ve hayvanların canlılığına olumsuz etki yapıyormuş. Ayrıca yeterli beslenememe sonucunda hayvanlar hastalıklara da daha duyarlı hale geliyormuş.

Hindi palazları sadece hindi yetiştiriciliğinde deneyimli olan çiftliklere dağıtılmış. Hindiler 100 saatten daha uzun süre yollarda seyahatte olduklarından yem yeme ve su içmeyi reddetmişler, yem yeme ve su içme konusunda yapılan tüm teşvikler sonuçsuz kalmış ve büyük kayıplar meydana gelmiş. Civcivlerin yetiştirilmesinde de pek çok problemlerle karşılaşılmış olmasına rağmen 1955 yılı kuluçka mevsimine iyi bir potansiyelle girilmiş.

Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: Birinci neslin yumurtaları kuluçka için hazırlanıyor.
Foto altyazı: Birinci neslin yumurtaları kuluçka için hazırlanıyor.
Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: Kuluçka devresinde tohumlu ve tohumsuz yumurtalar muayene ediliyor.
Foto altyazı: Kuluçka devresinde tohumlu ve tohumsuz yumurtalar muayene ediliyor.

Devlet çiftliklerinin bazıları İstanbul ve İzmir’deki bazı özel çiftliklere de bir miktar civciv vermişler ve bu sayede özel çiftlikler de iyi damızlık yetiştirme programına başlama imkânına kavuşmuşlar.

Böylece devlet çiftlikleri Heifer Projesi kapsamında sağlanan damızlıklarla her bir çiftlikte 50 ila birkaç yüz hayvanlık sürüyle 1954-1955 kış mevsimini atlatmışlar. Kuluçka işleri çiftliklerin çoğunda Ocak-Şubat aylarında da devam ettirilmiş ve böylece hayvan sayısı mümkün olduğunca artırılmış.New Hampshire ırkı sürüler Türkiye için yeni bir ırk olmasına rağmen iyi bir başlangıç yapmışlar ve üretim kalitesi, erken erginliğe erişme, canlılık ve hastalılara dayanıklılık yönünden iyi bir isim yapmışlar.

Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: Birinci Nesil Piliçlerin inkişafları ağırlık olarak tesbit ediliyor.
Foto altyazı: Birinci Nesil Piliçlerin inkişafları ağırlık olarak tesbit ediliyor.

Tavuk yetiştiricileri bu yeni ırka çok ilgi göstermişler ve bu ırka talep büyük ölçüde artmış. Hatta önde gelen büyük bir özel çiftlik elindeki Leghorn ve Rhode Island Red ırkı hayvanları satarak New Hampshire ırkı hayvanlarla yeni bir damızlık çiftliği kurma plânları yapmış.

Yıl içinde Türkiye’de paketli et sanayinden sorumlu olan Et-Balık Kurumuna et unu ve balık unu üretme görevi verilmiş. Bu ürünler bundan sonra tavukçuluk endüstrisinde kullanılmaya başlanmış, daha iyi yetiştirme metotları uygulamaya konulmuş ve böylece devlet çiftlikleri çabalarını, Heifer Projesinin ikinci jenerasyon damızlık nesillerinin yetiştirilmesine yoğunlaştırma imkânı bulmuşlardır. Bu şekilde binlerce kuluçkalık yumurta ve civciv devlet çiftliklerinden özel işletmelere gönderilmiş ve böylece özel işletmeler saf sürülerinin sayısını artırma imkânına kavuşmuşlar. Heifer Projesi kapsamında dört hindi yetiştirme çiftliği de Amerikan Hindi sürülerin sayısını yüzlerce hayvana artırabilmişler, fazla erkekler iyi kalitedeki yerli hindilerin ıslahında kullanılmış ve artanlar da köylerdeki yerli hindi sürülerinde ıskartaya ayrılan erkeklerin yerine ikame edilmişler.


1956 yılında 40 devlet çiftliği ve büyük şehirlerin yakınlarındaki 20’den fazla özel çiftlik binlerce kuluçkalık yumurta, civciv ve erişkin tavuk sağlayabilecek duruma gelmiştir. Devlet çiftlikleri kümes kapasitelerini ve damızlık sayılarını artırmışlardır. Bu aşamada mümkün olursa Amerika’dan kan katımı için yeni sürülerin getirilmesi düşünülmüş. Bundan sonra yapılacak iş, kanatlı ıslah programı çerçevesinde tavuk yetiştiriciliği için eğitim çalışmalarına hız vermek olmuş. Çünkü köylerde bulunan tavukların büyük bir çoğunluğu çöplükleri karıştırarak yaşamını devam ettiren tavuklardan meydana geliyormuş ve bunların barınma ve bakım şartları da çok kötü durumdaymış. Çiftçiler iyi tavuk yetiştiriciliği hakkında da hiçbir şey bilmiyorlarmış.

Bundan dolayı il bazında kanatlı hayvan uzmanları ve kırsal alan tarım öğretmenleri gibi tarım liderlerinin eğitim programı başlatılmış. Bu kişiler, çiftçilere yardımcı olabilmek için iyi bakım ve yönetim konularında eğitim almışlar. Bu durum onların çiftçilere daha iyi yardımda bulunabilmelerini sağlamış. 1955 yılında başlamış olan köy tavukçuluğunu ıslah programı köylerdeki tavukların yaşlanmış erkeklerinin saf hat erkeklerle değiştirilmesi çalışmalarını içermekteydi ve bu çalışmaların 1956’da da genişleyerek devam ettirilmesi planlanmıştı. Plânlar köylerde bireysel çiftçiler için kooperatifler kurulmasını içermekteydi. Plâna göre öncelikle göstermek amacıyla kümes yapılacak, içine tavuklar yerleştirilecek ve yemleme başlayacaktı.

Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: Piliçlerin sıhhi durumları tetkik ediliyor.
Foto altyazı: Piliçlerin sıhhi durumları tetkik ediliyor.

Sonuçta Türkiye’de köy tavukçuluğu bu proje sayesinde belli bir düzeye ulaşmış ve büyük eksikliği hissedilen tavuk yetiştiriciliği alanında deneyimli bir kısım elemanın da yetiştirilmesi sağlanabilmiştir.
1956 yılında Yem Sanayi T.A.Ş.’nin kurulması rasyonel beslenme koşullarını da sağlamıştır. Sonraki yıllarda tavukçuluk sektörü daha hızlı gelişmeler göstermiştir. Özel sektörün de ilgisini çekmesiyle birlikte 1963 yılında hibrit ebeveynler ithal edilmeye başlanmış ve asıl modern tavukçuluğun başlangıcı bu tarihler olmuştur.

Arkasından 1968 yılında başlatılan yerli hibrit soylarının geliştirilmesi çalışmalarına ağırlık verilmiş, daha sonra tavukçuluk ıslah çalışmaları 1979 yılında ülkesel proje kapsamına alınmıştır. Çalışmalar, Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü Merkezi’nin kapsamında ülke çapında sektörde beyaz ve kahverengi yumurtacı ve etçi
ebeveyn hatları üretimi olarak geliştirilmeye devam edilmiştir.

Bu çalışmalar kapsamında Ankara’da Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü, Lalahan Merkez Zootekni Araştırma Enstitüsü ve Aydın’da Erbeyli İncir Araştırma Enstitüsünde zamanın Tarım Bakanı Prof. Dr. Sabahattin Özbek’in talimatlarıyla görevlendirilen Prof. Dr. Orhan Düzgüneş, Prof. Dr. Turgut Gönül, Prof. Dr. Rüveyde Akbay ve Prof. Dr. Tahir Aksoy’un çalışmalarıyla etlik ve yumurtalık damızlıkları elde etme projesi başlatılmıştı.

Bu çalışmalar kapsamında Prof. Dr. Orhan Düzgüneş ve Prof. Dr. Rüveyde Akbay Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitüsünde, Prof. Dr. Turgut Gönül Erbeyli İncir Araştırma Enstitüsünde ve Prof. Dr. F. Tahir Aksoy Ankara Lalahan Merkez Zootekni Araştırma enstitüsünde görevlendirildi. Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitüsünde başlatılan çalışmalarda 1995 yılına gelindiğinde Prof. Dr. Rüveyde Akbay’ın şahsi girişimleriyle Kanada’dan getirtilen 10 kadar saf hat üzerinde yapılan çalışmalarla günümüzde ATAK, ATAK-S ve ATABEY isimleri verilen üç yerli yumurtacı hat geliştirilmesi başarılmıştır. Bu hibrit ırklar Ulusal Irk Tescil Komitesi ve Türk Patent Enstitüsünce Marka Tescili yapılarak ticari boyutta yurt içi ve yurt dışı pazarlarda satışa sunulmuştur.

Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi: Prof.Dr. Rüveyde Akbay ve eşi Ankara Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr. Günal Akbay ile
Prof.Dr. Rüveyde Akbay ve eşi Ankara Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr. Günal Akbay

Etçi hibritleri geliştirme çalışmalarıyla Erbeyli’de ERBRO adıyla üretilen hibrit hatlar ilk aşamada verim düzeyi gibi bazı özellikleri bakımından yabancı genetik materyal ile karşılaştırıldığında rekabet güçlerinin zayıflığına ilaveten sürülerde ortaya çıkan salmonella hastalığının da etkisiyle yeterince başarılı olamamıştır. Daha sonra değişen iktidarlar döneminde bu çalışmalara gereken önemin de verilmemesinden dolayı etçihibritleri geliştirme projesi akamete uğramış ve yumurtacı hibrit tavuk ırklarında elde edilen başarı maalesef etçi hibritlerin geliştirilmesinde elde edilemeyerek başlangıçta hedeflenen amaca ulaşılamamıştır.

Türkiye’de sanayi boyutunda tavuk eti üretimi 1950’li yıllarda vatandaştan toplanan tavukların kesilmesi ve pazarlanması suretiyle yapılıyordu. O yıllarda İstanbul ve Ankara’da düşük düzeylerde yapılan yatırımlarla izbe ve basit binalarda kurulmuş olan ilkel kesimhanelerde vatandaşlardan toplanan tavuklar kesilir ve pazarlanırdı. O günün şartlarında kesim hijyeninden bahsetmek de mümkün değildi. Buna rağmen kesilen yaşlı tavukların miktarı az olduğundan elde hiç mal kalmaz ve kesiciler de oldukça iyi para kazanırlardı. Kurulan bu kesimhanelere hayvan tedarik edilmesi için sistemler mevcut olmadığından dolayı her gün bulunabildiği miktarda hayvan kesilir ve pazarlanırdı. Bu hayvanlar halk elinde en az bir yıldır büyütülen hayvanlar olduklarından etleri oldukça sert ve pişirilme süresi de en az 1-2 saat gibi uzun sürelerde olurdu. Bu hayvanların beslenmesinde özel formüllerle hazırlanmış yemler kullanılmazdı. Bunlar vatandaşın ev artıkları ile beslenmiş hayvanlar oldukları için ne kadar yem yedikleri ve ne kadar ağırlık kazanmış oldukları da kayıt altına alınmazdı. Yani hayvanların yetiştirilmesi bir sistem içinde olmazdı.

Sonraki yazı: Türkiye’de Tavukçuluk ve Beyaz Et Üretiminin Tarihi, İlk Modern Etlik (Broiler) Damızlıkların İthali


Bu yazı dizisi Prof. Dr. Erol ŞENGÖR tarafından BESD-BİR‘in katkılarıyla hazırlanmıştır.


Haber Tarihi: 23 Mayıs 2024. 08:44
5 1 Oy
Okuyucu puanı:
Abone ol
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler
Inline Feedbacks
Bütün yorumları gör
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
0
Düşünceleriniz bizim için önemlidir, lütfen yorum bırakınız.x