Yeniden Merhaba…H.Yalçın KÖKSAL Uzman Veteriner Hekim
H.Yalçın KÖKSAL
Uzman Veteriner Hekim
Veteriner Hekimler Derneği Genel Sekreteri
Değerli okuyucular, meslektaşım ve sınıf arkadaşım eşimin sağlık sorunları nedeni ile gündemden uzaklaşmış ve bu nedenle bir süredir sizlerden ayrı kalmıştım.
Uzun ve zor bir süreç geçirdik. Şu anda nekahat dönemindeyiz. Bu vesile ile yakın ilgisini esirgemeyen tüm dostlarıma teşekkürü bir borç bilirim.
Gündeme kulak verince , iki konu öne çıkıyor
1- Sıfır faizli kredi alarak , bu güne kadar hayvancılık ve ilgili sektörle hiç alakası ve bilgisi olmayan kişilerin kredi planlamasının yanlış yapılması nedeni ile, daha ilk geri ödeme sürecinde düştükleri durum gerçekten acı bir tablo olarak ortaya çıkmıştır.
2010 yılında başlayan , düşük faizli veya sıfır faizli kredilerden günümüze değin iki yüz binin üstünde kişi yararlanmış,tekstilcisinden tutunda turizmcisine kadar pek çok ilgisiz kişi kredi cazibesine kapılarak kulvar değiştirmişlerdir.
Hayvan yetiştiriciliğinin temelinde canlı materyal olduğunu,bu canlı materyalin yetiştiriciliği sırasında ne gibi bilimsel alt yapı gerektiğini, sektöre ait yetiştirme girdilerinin hangi boyutta olduğu , koruyucu sağlık önlemlerinin ne olması gerektiği,beslenme tekniklerinin ne olduğu gibi temel bilgi ve birikimden uzak olan kişiler şu anda tek tek işletmeleri kapatma noktasına gelmişler ve kredilerini ödeyebilmek için ellerindeki hayvanları ucuz pahalı demeden kesime göndererek zaman kazanma çabası içine düşmüşlerdir.
Burada önemli olan nokta, hayvancılığı geliştirmek için yola çıkıldığında bu sektör için verilen kredilerin hedefine ulaşabilmesi için kredilerin, yıllarını hayvancılık sektörü içerinde tüketmiş yani gerçek yetiştiricilere dönük olması gerekliliği idi.
Yakın zamanda göreceğiz ki verilen bu kredilerin çoğu geri dönmeyecek ve hayvancılığımıza katkısı olmayacaktır.
Oysa bu krediler iyi bir planlama ile gerçek yetiştiricilere , sektörün asıl sahiplerine kanalize edilebilseydi,hem sektör canlılık kazanacak ve hem de insanlarımız yerinden yurdundan olmadan üretime katkıda bulunacak ve kazanç sahibi olacaklardı.
Bir yandan hayvancılık gelişsin diye cazip kredilendirme yoluna giderken , diğer yandan yetiştirme girdilerini özellikle yem fiyatlarını kontrol altında tutmayarak,yem ham maddesi olan tarım ürünlerinin dışa bağımlılığını önleyecek tedbirler almayıp kolaycılığa kaçarak ithalat yolu ile,yem ham maddesi, canlı hayvan ve et ithalatını destekleyerek rakamsal olarak önemli bir kaynak olan kredilerin amacına ulaşmaması ve bu kaynağın önemli ölçüde heba olması noktasına gelinmiştir.
2- Susam konusuna gelince ; tarımsal üretime elverişli alanların gerektiği gibi ve yeterince değerlendirilememesinin sonucu ,tıpkı mısır,buğday,pirinç v.s. de olduğu gibi susam da da karşımıza çıkmıştır. Özellikle geçenlerde izlediğim bir tv programında susam yetiştiricisi bir vatandaşımızın feryadına kulak vermek gerekir vatandaşımız diyor ki “ Tam hasat zamanı yurt dışından gemilerle susam getiriliyor ve bizim ürünümüz ya elimizde kalıyor veya maliyetine yakın bir fiyatla elden çıkartılıyor, bu durumda ben niye susam üretmeye çalışayım.Çiftçi arkadaşlarımızın çoğu köyümüzü bırakıp gidiyor,ya da zar zorda olsa köyde kalıp bütün gün kahvede oturuyor”
Bence, tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunların çözümü bu çiftçi kardeşimizin feryadında saklıdır.
Daha fazla bir şeyler söylemeye gerek yok en iyisi sussam !
Hoşça kalın