“Zeytinyağlı Yiyemem Aman” türküsünün acı gerçeği;
Prof. Dr. Kenan Demirkol
Bursa yöresine ait bu türkü 2 Kasım 1954 tarihinde İhsan Kaplayan’ dan kaynak
gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir.
Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları
arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında
Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma
yardımı almıştır. ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD
birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracaatını
keşfetmiştir. Marshal yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı
almasıdır.
(Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum
Yayınları, 1966).
Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz
binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde
edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü
yağı TL karşılığı satılır.
Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısır özü yağına ve margarine alıştırılır. Bu
amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz.
Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en
zor yanan) sıvı yağlardan biridir.
Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi
çalışmaları gibi “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman…”
diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır.
Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç
hâle getirilir. Ve basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır…